“Benim ülkemde mutluluk henüz çiçek açmamış bir ağaçtır. Tohumu toprağa düşmemiştir bile.”
İdealleri uğruna tutkularını göz ardı etmiş, halkın büyük sevgisini kazanmış, devrimci bir sinemacı… İlkeleri, özgürlük ihtiyacıyla içine sürüklendiği çatışmalar ve onurlu direnişi. Ve hayranlık duygusuyla başlayan, inançla büyüyen, vefa, sadakat, fedakârlık ve dayanışma duygusu ile zenginleşen bir aşk: Yavuz ile Nilüfer’in isyanı ve umudu cisimleştiren sevgisi. Günümüz Türk edebiyatının en saygın isimlerinden İnci Aral, Sevgili’de gerçek hayata, 1965’ten 1984’e Türkiye’nin siyasi çalkantılarla dolu geçmişine büyük bir aşk hikâyesinin kahramanları olan Yavuz ile Nilüfer’in göz hizasından bakıyor.
Biz zor günlerin adamıyız. Bu hep böyle olacaktır. Bir çiçek koparmak bile zor olacaktır bizim için. Hayatımız her an yıkılacak çürük bir binada yürüyen insanın dikkatine ihtiyaç duyuyor: Çünkü biz en iyi yazıyı yazmalı, en güzel filmi çekmeli, en iyi ana baba ve insanlar olmalıyız. Oysa bütün bunlar özveri, acı ve sabır gerektirir.