Kimi özlediÄŸimi tam anlayamıyordum. Özlem içimi yırtıyordu ama özlediÄŸim insanın yüzünü tam seçemiyordum; bir Berrin'i görüyordum, bir Sevda'yı; ikisini bir arada özlüyordum. Bunu, bu tür bir ikilik yaÅŸamamış birine anlatmak çok zordu ama sanki birbirlerine yapışıp bir bütün olmuÅŸlardı aklımda, onları birbirinden ayıramıyordum.
Hangisinin ÅŸu anda yanımda olmasını isterdim diye soruyordum kendime ve bulduÄŸum yanıta kendim de ÅŸaşırıyordum; hiçbirini istemiyordum, hiçbirinin varlığı ÅŸu anda duyduÄŸum özlemi dindirmeye yetmeyecekti; aksine aralarından biri biranda salonda beliriverse, öbürlerine duyduÄŸum özlem daha da artacaktı.
Bir fırtınanın içinden geçer gibiydim; o fırtınanın içinde, Berrin'in seviÅŸirken inler gibi sorduÄŸu soru geliyordu aklıma. "Kimdi o yazdığın kadın? Nerede o?" Yalnızlık ve sessizlik beni boÄŸuyordu; baÅŸkalarının yanındayken özlediÄŸim yalnızlık, ona kavuÅŸtuÄŸum anda öldürmeye baÅŸlıyordu beni.
Åžimdi çıkıp birilerini bulsam, daha onlarla konuÅŸmaya baÅŸladığım an yeniden yalnızlığımı özleyecektim. Bunu geçiren tek ÅŸey vardı: SeviÅŸmek.